29 Mart 2010 Pazartesi

Futbol Katili Derbi




Yeşil zemine geçmeden önce maç önünden bahsedelim. İlk olarak eski açıkta müthiş bir Özhan Canaydın portresi açıldı. Bu başkanlığından memnun olmasak da birçoğumuzu duygulandırdı. Takımlar sahaya çıkarken ise Galatasaray taraftarı Fenerbahçe takımını ıslıklar gibi oldu, fakat ellerindeki pankartı görünce bundan vazgeçtiler ve her iki takım taraftarı beraberce aynı payda için saygı duruşunda olduğu gibi Ali Sami Yen'i alkışlarıyla doldurdu. Gerçekten bu özlediğimiz tabloydu. Burdan Özhan Canaydın'a bu tabloyu bize göstermeye vesile olduğu için teşekkürü borç bilirim. 67. dakikada Alex'e o pet şişeyi atana da lanet olsun. Buna rağmen Galatasaray centilmen başkana yakışır şekilde ağırladı rakibini. Bundan sonraki derbilerde de bu görüntüleri görmek tek isteğimiz.


Yeşil sahada ise adı derbi olsa da futbol gerekliliklerinden hiçbirini yerine getiremeyen iki takım vardı. Fenerbahçe kadro yetersizliğinden dolayı beraberliğe razı bir görüntüde idi zaten. Galibiyet büyük sürpriz oldu onlar için. Galatasaray ise 4-0-3 ile ancak bu kadar pozisyona girebilirdi. Ama olmadı. Rijkaard maçı isteyen tarftı, bunun için hamlelerde yaptı. Fakat özellikle Arsa'nın hiç de hazır olmadığını gördük. Bunun dışında kaleciler arasındaki fark rakip takıma maçı getirdi diyebiliriz. Leo Franco'nun bileti bu maçtan sonra kesilmiştir heralde sezon sonu için. Taraftarın maç içinde Leo'ya verdiği tepki ise hoş değildi kanaatimce. Kaleciler demişken Volkan'ın son dakikalardaki topu kontrol şekli hiç hoş değildi, Keita'nın şutunu çıkarışı ise iki kaleci arasındaki farkı ortaya koydu. Açıkçası Van Basten'in de gibi bu maçta Galatasaray şanssız olan taraftı.

Bundan sonra 7 de 7 tek isteğimiz tabiki de ama bu ortadaki üçlü ile bu pek mümkün görünmüyor. Yani şampiyonluktan uzaklaşmış olmakla beraber hala bir acaba ümidi taşıyoruz. Hiç olmazsa ikinci olup bi şekilde şampiyonlar ligine gitmemiz lazım.

28 Mart 2010 Pazar

Derbiye 1 Saat Kala

Artık 1 saat kaldı. İyice gerildim yine. Fenerbahçeli futbolcular yeşil sahaya çıktılar. Hafiften yağmur var. Semih niye o kadar gülüyür anlamadım. Heralde nasılsa oynamıyorum bu Galatasaray bizimkilerle kedinin fare ile oynadığı gibi oynar diyordur. Bu arada bir başka derbide bayan basketbolunda. Galatasaryımız şu vakit itibari ile 53-48 önde. Kadromuz da belli oldu. Eyvah diyorum. Çünkü Arda yok. İkinci yarı Baros ile Arda'nın beraber oyuna girmesi de etkili olabilir. Ama ilk 45 dakika bakalım ne olacak. Bu arada Van Basten de maçı izlemeye gelmiş. Bu da ülkemiz için önemli bence. Ayrıca Guus Hiddink de ilk defa Milli teknik direktörümüz olarak bu maçı izlemeye geldi. Tünelde de Galatasaraylı futbolcuların rahat olun bu maçı alırız dediğini de öğrenmiş bulunmaktayım. Görünen o ki kadrolara baktığımızda Galatasaray saldıracak Fenerbahçe savunacak gibi duruyor. Haydi hayırlısı; önce futbol sonra Galatasarayımızın kazanması dileğiyle.

Derbiye Doğru

Beklediğimiz derbi geldi çattı. Yine sabah kalbimiz daha hızlı bir şekilde çarparak uyandık güzel futbola aşık insanlar olarak. Peki dünyanın en büyük derbilerinden biri olduğu söylenen(futbol olarak katılmasam da heyecan katsayısı olarak kesinlikle katılıyorum) Galatasaray-Fenerbahçe maçında bu güzel futbolu gorebilecekmiyiz yoksa yine bildik görüntülerimi göreceğiz? Umarım ki centilmen başkanın ölümü vesilesiyle esen dostluk rüzgarlarına saha içinde ve tribünlerde de tanık oluruz. Tabii bir diğer temennimiz de sarının yanında kırmızının da kazanması. Temennilerimizi bir kenera bırakalım ve yeşil sahaya geçelim.


Aslında iki takım içinde oynanan futbol pek tatmin edici değil son günlerde. Oysaki her iki takımında sezon başındaki müthiş sezon başlangıçları nedeniyle şu anda İspanya ligindeki gibi bir puan durumu öngörmüştük o günlerde. Ama bugün iki takım da Bursaspor'a yakınlaşabilmek için kazanmak zorunda.

Fenerbahçe'nin bana göre en büyük kozu olan Emre'nin oynayamayacağı haberleri var şu saatlerde. Neyse en azından 4buçuk aylık bir sakat daha vermek durumunda kalmayız yeniden. Bunun dışında Fenerbahçe Alex'in anlık performanslarına bel bağlayacaktır ve tabiki de Daum oyunu kitlemeye çalışacaktır. Ayrıca Keita'ya özel önlem olarak sol tarafta bek özelliği olan Wederson ve Santos'u beraber kullanacağını düşünüyorum. Kısaca Galatasaray'a geniş alan bırakmamaya çalışacaklar. Buna karşın sağ tarafta Gökhan Gönül zaten hücumu seven bir oyuncu ve de önüne muhtemelen savunmayla pek ilgilenmeyen Mehmet Topuz veya Deivid oynayacaktır. Sol kanat Galatasaray hücumları için önemli olabilir bu maçta. Deivid demişken eğer oynarsa Fenerbahçe hücumlarının etkinliğini arttırabilecek bir oyuncu benim kanaatimce. Emre oynamazsa Fenerbahçe'nin işi çok zor diyorum ben.


Galatasaray'da ise sistemden taviz vermeyen Rijkaard var. Anlaşılan o ki Rijkaard şampiyonluk uğruna sistemden ödün vermeyecek. Bu kısa vadede kötü sonuçlar ortaya çıkarabilecek olsa da uzun vadede kesinlikle Galatasaray'a kazandıracaktır. Artık sağır sultanın da bildiği gibi 4-3-3'ün ortasındaki üçlü Galatasaray'ın karın ağrısı olmuş durumda. Burada oynayabilecek oyuncular Barış, Topal, Sarp, Elano, Ayhan. Galatasaray tarftarının bu beşliden memnun olduğu tek isim bile yok. Eğer Arda sağlıklı durumda olsa idi ben kesinlikle bu maçta onu orada oynatırdım. Bakalım Rijkaard ne yapacak. Burada oynayacak üç futbolcu kesinlikle maçın gidişatına doğrudan etki edecektir bence. İlerde Jo ile Keita'nın yeri garanti duruyor. Baros sonradan dahil olacaktır oyuna. Defansın solunda umarım ki Hakan oynar. Sabri ve Neill'in yerleri de kesin. Servet-Emre tercihinde de Emre'yi tercih edeceğini düşünüyorum ben.

Sonuç olarak gol olmayan her dakika Fenerbahçe'nin lehine olacaktır. Fakat Galatasaray'ın erken bir golü Keita'ya boş alanlar bırakacaktır ve seyir zevki özellikle Galatasaraylılar için yüksek bir maç olacaktır. Ayrıca Galatasaray'ın iç saha performansının da bu maçta etkili olacağını düşünüyorum.

Ferrari ve Avustralya GP

Napıyor bu Ferrari? -Wrong way!!! (Avustralya GP - 28.03.2010)

2010 Formula 1 sezonunun ilk yarışının aksine oldukça heyecanlı geçen 2. yarışı Avustralya Grand Prix'te kazanan isim Mclaren Mercedes sürücüsü Jenson Button oldu. Yarışa 4. sıradan başlayan son şampiyon, yarışın daha başında geçirdiği kazanın ardından geriye düşmesine rağmen yarıştaki olaylar ve doğru strateji ile yükselmeyi başararak bir anda kendisini üst sıralarda gördü. Yarışın uzun bölümünü yumuşak lastiklerle götüren Jenson Button, 2009 Türkiye yarışının ardından damalı bayrağı ilk defa ilk gören isim oldu. Button ayrıca yeni takımı Mclaren'le de ilk kez kazanmış oldu. Böylelikle Button geçen seneki başarısını diğer takımların güçsüz araçlarına bağlayan kesime de cevap vermiş oldu.

SIRALAMA

1. Button
McLaren
2. Kubica Renault
3. Massa Ferrari
4. Alonso
Ferrari
5. Rosberg
Mercedes
6. Hamilton
McLaren
7. Liuzzi
Force India
8. Barrichello
Williams
9. Webber
Red Bull
10. Schumacher
Mercedes
11. Alguersuari Toro Rosso
12. De la Rosa Sauber
13. Kovalainen Lotus
14. Chandhok HRT

Puan Durumu

Pilotlar

1. Alonso 37
2. Massa 33
3. Button 31
4. Hamilton 23
5. Rosberg 20
6. Kubica 18
7. Vettel 12
8. Schumacher 9
9. Liuzzi 8
10. Webber 6
11. Barrichello 5

Takımlar
1. Ferrari 70
2. McLaren 54
3. Mercedes 29
4. Red Bull 18
5. Renault 18
6. Force India 8
7. Williams 5

2 Yıl Daha Adnan Polat İle

Klübümüzün dün akşam gerçekleştirilen seçimli genel kurul toplantısında zafer beklenildiği gibi 2 yıldır başkanlık görevini sürdüren Adnan Polat'ın oldu. Her ne kadar beklenildiği gibi desek de aklımızın köşesinde bir acaba vardı; ama sandıklar açıldıkça gönlümüze su serpildi. Her ne kadar Adnan Öztürk'ün getirdiği dünyaca ünlü üç yönetici bir kesim de heyecan yaratsa da bu klübümüz açısından tehlikeli bir deneme olabilirdi düşüncesindeyim. İlk neden Peter Kenyon tabiki de; adamın ismi büyük, cismi de büyük:) fakat işlevi borçlardan kurtulmak isteyen klübümüz için hiç de uygun değildi bence. Keza başında bulunduğu iki İngiliz devi Manu ve Chelsea'nin milyar euroya dayanan borçları ortada. İkinci neden ise ülkemiz futboluna tamamen yabancı kişiler olmaları. Bunun dışında Adnan Öztürk hiç bir vaatte bulunmadı zaten, Adnan Polat'ın neyi nasıl yanlış yaptığını anlattı durdu. Galatasarayımızı borç batağından kurtaracağını anlattı ama bunu nasıl yapacağını hiç söylemedi. Zaten ben Adnan Polat'ın bizi düzlüğe çıkarttığına inandığım için onu hiç kaale almadım. Polat başkanımızla geçecek olan iki yılımızın klübümüze hayırlı olmasını ve bolca kupayla geçmesini temenni ediyorum blogumun ilk yazısında.

Birazda başkanlık yarışı ile ilgili istatiksel bilgi verelim: Seçimde Adnan Polat 2944, Adnan Öztürk ise 2290 oy aldı. Polat, Öztürk'ü 654 oy ile geçerken, toplam 24 sandığın 19'unda rakibine üstünlük sağladı. 5277 üyenin oy kullandığı kongrede, 43 oy ise geçersiz sayıldı. Sadece 9, 11, 12, 22 ve 23 numaralı sandıklarda rakibine üstünlük sağlayabilen Öztürk, kendi oy kullandığı 10 numaralı sandıkta rakibine 115'e 104 geçildi. Öztürk, 20. sandık sonuçlarının açıklanmasının ardından da pes ederek, önce kongre divan kurulu üyeleriyle tokalaştı, sonra da başkan Adnan Polat'ın yanına giderek tebrik etti ve salondan ayrıldı.

Galatasaray Kulübü Genel Kurulu'nda, Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım'ın kardeşi de oy kullandı. Ağabeyi Fenerbahçe Kulübü Başkanı olmasına karşın, kendisi Galatasaray Kongre Üyesi olan Acar Yıldırım, Galatasaray Lisesi'ne gelerek oyunu vermeyi ihmal etmedi. Ayrıca Basketbol Erkek (A)Takımı'nda yaşanan ''Cemal Nalga Skandalı''ndan sonra yönetimden istifa edip, başkan danışmanı olan Yiğit Şardan, Adnan Polat'ın listesinden yeniden yönetime girdi.


Adnan Polat'ın yönetim kurulu listesi şu şekilde: Yiğit Şardan, Cemal Özgörkey, Murat Yalçındağ, Ali Haşhaş, Haldun Üstünel, Işın Çelebi, Mehmet Helvacı, Selim Sayılgan, Emir Sarıgül, Hakan Üstünberk, Vedat Eşkinat, Doğan Yalçınkaya, Yalçın Orhon, Taner Aşkın, İbrahim Çağlar.